Yeni Şafak yazarı Ersin Çelik, “Twitter’da anket yapmak ile AK Parti ya da CHP’nin geçmiş beş seçimde yüzde 70 oy aldığı bir şehirde anket yapıp sonuçlarını ‘Türkiye böyle düşünüyor’ diye servis etmek aynı şeyler. Twitter’da yapılan bu anketler iyi niyetle, heyecanla, ‘takipçim ne düşünüyor’ dürtüsüyle ya da etkileşim almak için yapılmış olsa da bıraktığı etki demokrasiye müdahale biçimi olarak ele alınmalı.” görüşümü savundu.
Çelik, yazısında, “Bir örnek vereceğim… Gazeteci Fatih Portakal geçtiğimiz günlerde Twitter hesabından seçim anketi yaptı. Kendisinin 9 milyon takipçisi var. Anketine 1 milyon kişi katıldı. Kemal Kılıçdaroğlu’na yüzde 56, Recep Tayyip Erdoğan’a da yüzde 14 oy çıkmış. Muharrem İnce ise 24,4 oy almış. Çok sayıda haber sitesi ve gazete bu anketi ‘şoke eden sonuçlar’ diye haber yaptı. Altındaki yorumları okudum, Altılı Masa destekçileri ‘tamam kesin kazandık’ diye zafer ilan edeceklerine Muharrem İnce’ye hakaretler yağdırmışlar” ifadesini kullandı.
Çelik, şunları kaydetti:
“Kılıçdaroğlu’nun yüzde 56, Erdoğan’ın yüzde 14 oy almasını dikkate almamış ama İnce’nin yüzde 24’lük oranını çok fazla ciddiye almışlar. İnce’nin son günlerde Altılı Masa ve özellikle CHP tarafından itibarsızlaştırılmasının temelinde bu ve benzeri anketlerden çıkan bindirilmiş ve teşkilat organizasyonu sonuçlar var. Bu arada bu anketlerdeki bir şıkka, bin 300 TL karşılığında otomatik 10 bin oy gönderildiği bilgisini de vermek istiyorum. Yani 200 bin TL para verip bir milyon katılımcılı bir ankette Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanıyor görünmek çok kolay. Biraz paraya bakıyor. Kamuoyu ise hem siyasi hem ticari manipülasyonların esiri oluyor. Seçim gecesi sandıktan çıkan sonuçlara neden inanılmadığının, neden büyük hayal kırıklıkları yaşandığının temelinde de işte bu anketler var. Twitter’a bakarak siyasi analiz yapanlar sadece kullanıcılar değil. Gazeteciler ve yabancı basın da oluşturulan bu algının büyüsüne kapılıyor. Aslında herkes biliyor ama bir kez daha hatırlatmış olayım; seçimler Twitter’da anket yaparak ve etkileşim kasarak değil sandıkta kazanılıyor. Yine bekleyeceğiz, yine göreceğiz…”